13 Şubat 2013 Çarşamba

Siz hiç olmayan bir sevgiliyi beklediniz mi?


Ve takvim yaprakları 14 Şubat’ı gösteriyordu. Bir an duraksadım. Bir yıl ne kadar çabuk geçmişti. Daha geçen yıl yalnızlar rıhtımından el sallamıştım bu yıla. Bu yılda  kaldığımız yerden devam edeceğiz anlaşılan. Günler ayları, yıllar mevsimleri kovaladı ardı sıra. Zaman akıp giderken her yeni güne  umut ektik ömrümüzce.Şimdiye bakıyoruz zaman yine 14 Şubat’a merhaba diyor. Hayat bize oyun mu oynuyor yoksa dalga geçer gibi yüzümüze mi sırıtıyor anlamadım gitti. Kimileri yalnız kimileri ise sevgilisiyle birlikte bu özel günü geçirecek. Bazılarınız ise ’14 Şubat’ta ne!’. Bize her gün sevgililer günü deyip geçiştirecek. Herkes biliyor gönülden sevene her gün bayram. Her gün aynı heyecan. Ama hislerde büyük bir boşluk oluşuyor bunun yanında. Doyumsuz olmamız. Sevgiyi tatmin olarak görüyoruz. Aşkı ise bir heves. Ufak bir kıpırdanmaya binlerce anlam sığdırmak istiyoruz. Egomuz nasıl da tavan yapıyor böyle zamanlarda. Duygularımızı ikiye ayırıyoruz. Erkeksi ve dişi hisler şeklinde. Kimlik veriyoruz her birine. Suni maskeler takarak yüzümüze sıradanlaşıyoruz paranın sihirli değneğiyle. Tüm kadınlar bir gün dahi olsa Sindrella, erkekler ise beyaz atlı prens olmak için yarışıyor. O gün kazanan ya da kaybeden yok. Nasıl olsa büyük gün. Herkes eşit şekilde hakkına düşeni alıyor görünürde. Tek gecelik birliktelikler, ertesi sabah iki yabancının bakışları arasındaki suskunluğa teslim oluyor. Satın alınan hediyeler 24 sa geçtikten sonra yerini gelecek tartışmaya bırakıyor.
Tüketiliyoruz, tükeniyoruz günden güne. Yitiriyoruz masumiyetimizi, çocuksu sevinçlerimizi. Herkes seyirci olmakla övünüyor kendisiyle.
Kolumuza iş olsun diye birilerini bulup,takıp dolaşıyoruz orda burda. Sırf yalnız kalmamak için başkalarının hislerini kullanıp, hiç  olmamış gibi karşımızdakilere umut veriyoruz. İşimize gelmezse  de yarı yolda bırakıyoruz. Keyfimizin esiri olmuşuz, farkında değiliz.
Şimde gelin düşünelim. Tüm bu yaşadıklarımız aşkı, sevgiyi, fedakarlığı, anlayışı, insanlığı, yüreğimizdeki güzellikleri barındırıyor mu? Gerçekten sevgiyi arıyorsak kendimizi ne kadar tanıyoruz? Ne istediğimizi biliyor muyuz hayattan? Bu soruların cevabını bilmeden işe koyuluyoruz ve hatayı daha  en başından yapıyoruz. Sonra da pişmanlıklar alıp başını gidiyor.
Tüm bunlara rağmen yüreğinde sevgiyi taşıyan, onu sevdikleriyle paylaşan, insanlığın bütün güzelliklerine sahip, aşkı ömürlük olan herkesin sevgililer gününü kutluyorum.
Yalnızlar ise olmayan bir sevgiliyi beklemeye devam. Umulmadık bir anda karşımıza çıkarsa diye:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder